<< --
1. Hikâyeyi Büş’ün hamam isteği üzerine yazıyorum ama hamam ile fanların
içinde olduğu hikâyeyi anca bir parodide kurgulayabildim. Böyle mizah ile
yetişkin kurgu arası garip bir şey oldu. Hamam fikri Büş’e ait ben sadece
yazımı ve kurguyu üstlendim. Umarım keyifli olur.
2.Hikâyedeki karakter yapıları kesinlikle ve
tamamen kurgudur. Gerçek kişileri temsil etmez. -- >
Sayer Kolej’inde gerçekleşen 3.sınıf Brezilya dizilerinde mantık sınırlarını zorlayan anlamsız entrikaları yanında ‘kutu kutu pense’ oyunu gibi basit bırakan karmaşık olaylar dizisi devam ediyordu. Melis ve Barış’ın vücutlarında bulanan organlara beyin dâhil olmadığından kesinlikle Aksel gibi apaçhi ama zeki birinden yardım aldıkları bütün okula ZeyKer’i rezil etme planları işe yaramıştı. Kerem ortalıklarda yokken bütün okulun resimlerden sonra kendisine attığı “vay yelloz Eli Barış’ta gözü Kerem’deymiş” bakışlarından sonra Zeynep ağlayarak uzaklaşmıştı. Zaten seni korumak istiyorum diye ex aşkı sarışın fettan Jane iadeyi ziyarete giden Kerem, kızın yeni sevgilisinin kendisinden daha psikopat olduğunu görünce ‘ulan hiç yoktan Zeynep’te ölüm riski ’ yok diyerek Sayer kolejine geri dönmüştü.
Asıl tehlikeden haberi yoktu, zaten hiç gitmemesine rağmen neden hala kayıtlı öğrenci olduğu bilinmeyen okuluna dönen Sayer’in; Yıllardır kafayı kendisine takmış Sayer bedeninin müptelası fan kızlar. Okula yayılan son fotolardan sonra Kerem’in iyiden iyiye gidici olduğunu anlayan kızlar, okulu mimarı da dahil olup yerini kimsenin bilmediği Barış’ın kendi kadar zevksiz deposunda toplanmıştı kızlar. O yaşına rağmen nasıl Liseye gittiği gizem avcıları tarafından hala araştırılan Ayça fantezi aracı olarak kullandığı ince cetvelini eline almış, yuvarlak masada toplanmış Asude, Ezgi ve Büş’e entrika dolu Kerem’i ele geçirme planını anlatmaya hazırlanıyordu. Bir elindeki nar ekşili çiğ köfteyi yerken diğer elindeki cetveli Kerem’in panoya asılı resmine vurarak konuştu.
“Hazır mısınız şıllaklar? Kerem’i elde etmeye hazır mısınız?”
“Yeahh… Come on...”
Zira tahtada elinde çiğ köfte ve cetvel ile içindeki çılgınlığı dışarı vuran Ayça’ya karşı gelemezdi hiçbiri.
“Planımıza sadık kalacağız. Kerem’in adaleli vücudunu Hamamda ele geçireceğiz. Öncelikle onunla hamamda yalnız kalmamızı engelleyecek rakip takımın üç kız oyuncusunu temizlemeliyiz. Büş Zeynep’i sen al. Asude sayko Melis ile ancak sen başa çıkabilirsin. Ezgi sen de Barış’tan kurtul. Kerem’i kızlarla aynı hamama gelmeyi ikna etmeyi bana bırakın.”
Aniden parlayıp sönmelerine bir türlü engel olamayan Ezgi kendisine Barış denen ilginç hermofrodit canlının düşmesi ile “Bu nasıl adaletsiz dağıtım ” diyerek çıkıştı birden. Neyse ki dudağının kenarındaki nar ekşisini erotik, bir o kadar da otoriter bir hareketle sıyırıp yiyen Ayça’nın bu hareketi karşısında aniden sönmüştü.
“Evet, planımızı beklemeden uygulamaya koyuyoruz, Şıllaklar… ”
Önce Asude hobileri arasında çatıdan atlamak, depoya kız kapatıp farklı saç modellerini üzerinde denemek gibi Amerikan korku sinemasının kendisini örnek alması gerektiği Melis’i saf dışı bırakmak için yanına gitmişti. Twitter isiml i sosyal medya mecrasında attığı tweet ler ile bir sarışından beklenmeyen kurnaz zekâsını belli Asude, Melis’e karşı önlemini alıp herhangi bir tehlike karşısında kollarına yapışmaması için kollarını kırıkmış gibi alçıya aldırmıştı bile. Çocuğun tükürdüğü sakızı alıp hatıra defterine yapıştıracak kadar kafayı yemiş bu kızı nasıl uzak tutabilirdi ki hamamdan? Fazla düşünmeden kızın beyninin olmadığını hatırlaması ile çareyi gene Kerem’de bularak “Melis biliyor musun? Kerem Amerika’dayken üzerinde Melis yazılı bir bileklik takıyormuş ama buraya gelirken NY deki evlerinin çöpünde kaybetmiş.” Dedi. Zira Melis’in saf dışı olması için cümle içinde Kerem, bileklik ve Melis kelimelerinin geçmesi yeterliydi, içeriğinin ve taşıdığı anlamın bir önemi yoktu.
Düşman takımından bir kızı saf dışı sırası Ezgi’ye gelmişti. Hayatı basketbol oynayıp saç bakımı yaptırmaktan ibaret bir kız olan Barış’tan tiksinen Ezgi nasıl etsem de bunu Keremli hamamdan uzak tutsam diyerek basket sahasına gitti. Neyse ki hikâyedeki bütün kızların Kerem ve sexapelitede tavan yapmış diri vücuduna karşı zaafı olduğunu biliyordu. Hassas noktasından vurdu Barış’ı usulca yanına yaklaşıp “Carpe diem ” dedi. Sırf Kerem’e okuldaki diğer kızlardan çok farklıyım havası vermek için elinde kitap taşıyan yoksa edebi serüveni “Cin Ali’den” ileriye gitmeyen Barış “O ne demek ?” dedi.
Sayer Kolej’inde gerçekleşen 3.sınıf Brezilya dizilerinde mantık sınırlarını zorlayan anlamsız entrikaları yanında ‘kutu kutu pense’ oyunu gibi basit bırakan karmaşık olaylar dizisi devam ediyordu. Melis ve Barış’ın vücutlarında bulanan organlara beyin dâhil olmadığından kesinlikle Aksel gibi apaçhi ama zeki birinden yardım aldıkları bütün okula ZeyKer’i rezil etme planları işe yaramıştı. Kerem ortalıklarda yokken bütün okulun resimlerden sonra kendisine attığı “vay yelloz Eli Barış’ta gözü Kerem’deymiş” bakışlarından sonra Zeynep ağlayarak uzaklaşmıştı. Zaten seni korumak istiyorum diye ex aşkı sarışın fettan Jane iadeyi ziyarete giden Kerem, kızın yeni sevgilisinin kendisinden daha psikopat olduğunu görünce ‘ulan hiç yoktan Zeynep’te ölüm riski ’ yok diyerek Sayer kolejine geri dönmüştü.
Asıl tehlikeden haberi yoktu, zaten hiç gitmemesine rağmen neden hala kayıtlı öğrenci olduğu bilinmeyen okuluna dönen Sayer’in; Yıllardır kafayı kendisine takmış Sayer bedeninin müptelası fan kızlar. Okula yayılan son fotolardan sonra Kerem’in iyiden iyiye gidici olduğunu anlayan kızlar, okulu mimarı da dahil olup yerini kimsenin bilmediği Barış’ın kendi kadar zevksiz deposunda toplanmıştı kızlar. O yaşına rağmen nasıl Liseye gittiği gizem avcıları tarafından hala araştırılan Ayça fantezi aracı olarak kullandığı ince cetvelini eline almış, yuvarlak masada toplanmış Asude, Ezgi ve Büş’e entrika dolu Kerem’i ele geçirme planını anlatmaya hazırlanıyordu. Bir elindeki nar ekşili çiğ köfteyi yerken diğer elindeki cetveli Kerem’in panoya asılı resmine vurarak konuştu.
“Hazır mısınız şıllaklar? Kerem’i elde etmeye hazır mısınız?”
“Yeahh… Come on...”
Zira tahtada elinde çiğ köfte ve cetvel ile içindeki çılgınlığı dışarı vuran Ayça’ya karşı gelemezdi hiçbiri.
“Planımıza sadık kalacağız. Kerem’in adaleli vücudunu Hamamda ele geçireceğiz. Öncelikle onunla hamamda yalnız kalmamızı engelleyecek rakip takımın üç kız oyuncusunu temizlemeliyiz. Büş Zeynep’i sen al. Asude sayko Melis ile ancak sen başa çıkabilirsin. Ezgi sen de Barış’tan kurtul. Kerem’i kızlarla aynı hamama gelmeyi ikna etmeyi bana bırakın.”
Aniden parlayıp sönmelerine bir türlü engel olamayan Ezgi kendisine Barış denen ilginç hermofrodit canlının düşmesi ile “Bu nasıl adaletsiz dağıtım ” diyerek çıkıştı birden. Neyse ki dudağının kenarındaki nar ekşisini erotik, bir o kadar da otoriter bir hareketle sıyırıp yiyen Ayça’nın bu hareketi karşısında aniden sönmüştü.
“Evet, planımızı beklemeden uygulamaya koyuyoruz, Şıllaklar… ”
Önce Asude hobileri arasında çatıdan atlamak, depoya kız kapatıp farklı saç modellerini üzerinde denemek gibi Amerikan korku sinemasının kendisini örnek alması gerektiği Melis’i saf dışı bırakmak için yanına gitmişti. Twitter isiml i sosyal medya mecrasında attığı tweet ler ile bir sarışından beklenmeyen kurnaz zekâsını belli Asude, Melis’e karşı önlemini alıp herhangi bir tehlike karşısında kollarına yapışmaması için kollarını kırıkmış gibi alçıya aldırmıştı bile. Çocuğun tükürdüğü sakızı alıp hatıra defterine yapıştıracak kadar kafayı yemiş bu kızı nasıl uzak tutabilirdi ki hamamdan? Fazla düşünmeden kızın beyninin olmadığını hatırlaması ile çareyi gene Kerem’de bularak “Melis biliyor musun? Kerem Amerika’dayken üzerinde Melis yazılı bir bileklik takıyormuş ama buraya gelirken NY deki evlerinin çöpünde kaybetmiş.” Dedi. Zira Melis’in saf dışı olması için cümle içinde Kerem, bileklik ve Melis kelimelerinin geçmesi yeterliydi, içeriğinin ve taşıdığı anlamın bir önemi yoktu.
Düşman takımından bir kızı saf dışı sırası Ezgi’ye gelmişti. Hayatı basketbol oynayıp saç bakımı yaptırmaktan ibaret bir kız olan Barış’tan tiksinen Ezgi nasıl etsem de bunu Keremli hamamdan uzak tutsam diyerek basket sahasına gitti. Neyse ki hikâyedeki bütün kızların Kerem ve sexapelitede tavan yapmış diri vücuduna karşı zaafı olduğunu biliyordu. Hassas noktasından vurdu Barış’ı usulca yanına yaklaşıp “Carpe diem ” dedi. Sırf Kerem’e okuldaki diğer kızlardan çok farklıyım havası vermek için elinde kitap taşıyan yoksa edebi serüveni “Cin Ali’den” ileriye gitmeyen Barış “O ne demek ?” dedi.
“Çok güzelsin demek.”
Durumu algılamakta güçlük çeken Barış “Ne demek istiyorsun ” dedi.
“Yani aslında Kerem senden hoşlanıyor çok güzelsin. Ama biraz bakım yapmalısın mesela iyi bir makyaj yapsan kesin seninle çıkar.”
Hamle sırası Büş’e gelmişti. Zeynep’in o yaşında bir o kadar aksiyonlu bir hayat yaşarken nasıl okuduğu anlaşılmasa da edebiyata olan düşkünlüğü bilindiğinden onu saf dışı etmek için yazarlık yeteneği tavan yapmış bu kız seçilmişti. Kerem’e bu denli aşık olan bir kızı ondan uzak tutmak için CIA den yardım almayı düşünebilirdi, fakat kıvrak zekasının çok daha farklı bir planı vardı. Rakibinin saflıkta olimpiyat düzenlense altın madalyayı yıllarca kaptırmayacak andaval bir kız olduğunu biliyordu. Tatlı dili ve kıvrak zekâsı Zeynep’i uzak tutmak için fazla zorlanmadı. Zaten yağacağı olan karın sırf kendi totem tuttu diye yağdığına inanan bu kızın yanına yaklaşarak konuştu.
“Sen ‘sen aşk bıldırcınlarını’ bilir misin Zeynep? Pembe kanatları, mavi gagaları ve parlayan tüğleri ile havada dans ederken kalp çizerler. Eğer uslu bir kız olup burada beklersen onları görebilirsin.”
Zira anlaşılmaz bir şekilde karşısında konuşan insanların yalan söylediğine bir türlü mahal vermeyen saf kız, bıldırcınların bırak uçarak kalp çizmeyi yerden zor kalkan bir kuş türü olduğunu bilmesine rağmen gene de inanmıştı bu yalana.
Yıllarca verdiği şıllaklık derslerinin meyvesini almıştı Ayça, Kerem ile aralarındaki engellerin bu kadar hızlı ortadan kalkacağını kendi bile tahmin etmiyordu. Şimdi sıra Parayı bastırıp vücuduna sonradan eklenmiş gibi kasları olan bu turuncu kafayı ikna etme kısmına gelmişti. Zeynep’e tutku ile bağlı olan Kerem’in bu fikri kabul etmesi çok zor gözükse de neredeyse şıllak kitabının entrikalarını hiç kullanmadan aldığı olumlu tepki Ayça’yı şaşkına çevirmişti. Aralarında okulda nedense daha önce görmediği sarışın bir afetinde olduğu, hamam partisini oldukça istekli cevaplamıştı Kerem. Üstelik Türkiye’de kadın erkek gidilecek hamam mı var ? Varsa ben b*k gibi paraya rağmen bunu değerlendirmeyecek kadar gerzek miyim diye sormadı bile.
Aman tanrım! Kızların bu hayal gücünde Pablo Picasso ‘yu çırak bırakan hayalleri bir bir gerçek oluyordu. Şimdi tek yapmaları gereken hamama attıkları libidosunun son durumunu teklifi düşünmeden kabul ederek gösteren Kerem’i baştan çıkarmaktı. Ama hepsi birbirinden güzel bu kızların bilmesi gereken büyük bir sorun vardı; kıskançlık. Zira hiç birinin Kerem’i diğerine bırakmaya niyeti yoktu. Hepsi hamamın eşiğinde Kerem’in yapışabilme ihtimali bulunan bütün noktalarına yapışıp karın kaslarını bölüşürken kafalarının içinde şıllakça entrikalar tasarlıyorlardı.
Kerem adonislerinin hemen altından kalça çatalını gösteren bir şekilde peştamalı sarmışken, kızlarda adeta peştamal değil sonbahar-kış, İlkbahar-yaz moda kreasyonu hâkimdi. Basit bir peştamal yeterli olabilecekken hepsi adeta bir Victoria Secret mankeni olmuş, biraz sonra sudan çıkmayacak olmalarına rağmen hunharca makyaj yapmaktan kaçınmamışlardı.
Hamamın sıcaklığı ile birlikte terleyip, ter damlaları karın kaslarından yol arayarak yavaşça kayarken göbek taşına uzandı Kerem. Kızlar avının en zayıf anını bekleyen kurtlar gibi beklerken kısık kısık birbirine sinsi bakışlar atıp, acaba ne zaman hamlemi yapsam bu şıllakları saf dışı bırakırım diye düşünüyordu. Kerem yüz üstü yatmaktan vazgeçip sırt üstü uzanmaya başlayınca peştamal gibi basit bir bez parçasını dinlemeyip dışarı çıkan vücudu karşısında dayanamayan Ayça hamlesini yaptı. Elindeki cetveli kırbaç misali çocuğun karın kaslarına şap diye vurduktan sonra bütün şıllaklığını sesine yükleyerek konuştu.
“Şşşşt… Çift lavaşlı çiğköftem keseleyim mi seni? ”
Aradığı kriterleri tutturan bu nasıl liseli olduğu bilinmeyen olgun kızdan gelen teklifi geri çevirmedi Kerem. Kerem ısrarla başka noktalarını işaret etmesine rağmen inatla buldum fırsatı misali boyun ve adonisleri keselerken diğerlerini kıskançlık krizine sokan bakışlar fırlatıyordu Ayça. Göz göre göre Kerem’in elden gitmesine dayanamayan Asude sarışınım ben “anam benim hamurumu kerem için yoğurmuş” bakışları ile atladı.
“Ay Kerem bırak şimdi keseyi. Kese ne ayol ben sana uzak doğu masajı yapayımda kasların bayram etsin.”
Ayçanın boynundan başlayıp sürekli adonis ve alt kasıklarına doğru giden kesesinden sıkılan Kerem kullanılmış bir mendil gibi başından attı Ayça’yı.
“Sen git köşede az yıkan güzelim. Sarışın gelsin de azıcık masaj yapsın bakalım.”
Ayça elindeki cetveli sinirden şap diye vurduktan sonra ‘ben size sonra gösteririm şıllaklar diyerek’ yerine geri döndü. Asude dereyi görmeden paçayı sıvamakta level atlamış, kaptım ben bu çocuğu triplerine girmişti. Masajla alakası olmadan Kerem’in her yerini mıncıklıyordu. Hoş Kerem bu durumdan gerçekten de şikâyetçi değildi. Asude’ye karşılık verip masaj yapan ellerinden birini tutup vücudunda gezdirmeye başladı.
Kerem’in sarışın zaafına karşı koyamayıp elden gittiğini gören kızlar ellerindeki diğer kozu öne sürdü; erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer sözünü test etmek için yapılmış yemekler. Kızlar aniden yemekleri ile Kerem’in önüne atlayıp özenle hazırladıkları yemekleri Kerem’e sunarken yaptığı yemekler Facebook hamam kızlarınca çalınan Asude bu hamle karşısında yıkılmıştı. Büş’ün görüntüsünden lezzet fışkıran yaprak dolmaları ve Ezgi’nin kokusu bile insanı tahrik eden karnıyarığından sonra Ayça’nın fantezilerine alet edip yeni bir tasarım denediği çiğ köfte dolması yarıştan erken çekilmişti. Kerem biraz düşündükten sonra Büş’ün dolmalarından yana tercihini kullanınca Ezgi “Aman kendime yetesi kadar yapmıştım zaten” diyerek köşesine çekilmek zorunda kaldı. İki lokmada çikolatalı gofret yiyerek istediğinde ağız genişliğinin nerelere ulaşabileceğini kanıtlarken Kerem, Büş turnayı gözünden vurmuştu. Kalem gibi dolmaları ile Kerem’i besledikten sonra çocuğu etkisi altına alan Büş fantezide çağ açarak son kalan dolmanın bir ucunu kendini ısırıp diğer ucunu Kerem’e ısırttı. Evet, normali spagetti ile olan bu hareketi Zeytinyağlı dolma ile deneyip öpücüğü kapacaktı.
Ezgi Kıvrak zekâsı ile durumun farkına varıp dur bakalım küçük hanım ben daha son kozumu oynamadım diyerek ayağa kalktı ve vücuduna sardığı peştamalı açıp, düşürmüş gibi yaptı.
Ne Zeynep’te ne Jane’de aradığını bulamayan Kerem’in, Ezgi’nin bu hamlesi karşısında nutku tutulmuştu. Daha fazla dayanamayıp ayağı kalktı ve Ezginin elini tuttuktan sonra nefes nefese konuştu.
“Kızlar siz eğlenin biz arkadaşla hamamın ‘Pul koleksiyonu müzesini ’ gezeceğiz.”
Kızlar eşekten düşmüşe dönmüşken “o nasıl hamleydi şıllak” temalı bakışlar atıyordu.
Duruma el koyulması gerektiğini düşünen Büş hamama gelmişiz dört kız mani kavgası yapmalıyız fikrinden beslenerek Kerem’i durdurmak için atladı.
“Yapmışsın bir Karnıyarık
Güzel olsa bari tadı bayık
Kız şıllak Kerem’i msn den sileceksin
Yoksa ağzını yırtarık”
Zira hepsi bir kızın eli ile yaptığı yemeğin zayıf noktası olduğunu biliyordu ve biraz sonra çıkacak savaş için herkes safını belirlemişti bile. Ezgi karşılık verdi.
“Bir kıza bakarım
Bir dolmaya bakarım
Kerem’e yerdiğin şeye
dolma diyene şaşarım.”
Ortam iyice gerilmişti, mani fırtınasından sonra bir kız kavgası kaçınılmazdı. Oyunu Büş’den yana kullanan Ayça konuştu.
“Ay yedirmediniz bir çiğ köfte
Zehirlediniz çocuğu yemek diye
Masaj diye girdin içine
Çok pis dalarım Ezgi ile Asude’ye ”
Sıra Asude’ye gelmişti.
“Ay şıllak sen kendini ne sandın
Çiğ köfte diye diye içimi baydın
Alır ikinizi dürüm yaparım
Sarışınım ben kızım sen ne sandın? ”
Zira herkes manisini söyledikten sonra en az Ajda Pekkan’ın yüzü kadar gerilen ortam daha fazla gerilemezdi. Beklenen şiddetli kavga kopmaya başlamıştı. Tüm bu olanlardan sıkılıp Zeynep’e kaçan bir Kerem vardı. Savaşın sonunda Şıllaklar kıskançlığın bedelini fena ödemişlerdi. En son ayça kırılan bacağını çiğ köfte lavaşı ile sarmaya çalışıyor, Ezgi yaralarını sararken Asude sarı saçlarına ebediyen veda etmenin acısını yaşıyordu. Büş mü? Büş’e Kerem’den alacağı öpücüğü kıl payı kaçırmanın acısı yetiyor da artıyordu bile.
Mutsuz Son
Yazarlar
https://twitter.com/keremibeklerken
https://twitter.com/Atarli_kerem